Ahmed Cevad

Ahmed Cevad
Doğum05 Mayıs 1892(1892-05-05)
Şemkir Rayonu
Ölüm13 Ekim 1937
Bakü, Azerbaycan SSC, SSCB
MeslekŞair, yazar, profesör
MilliyetAzerbaycan Türkü
Dönem1916–

Ahmet Cevad[1] (Azerice: Əhməd Cavad) (5 Mayıs 1892, Seyfali köyü, Şemkir ilçesi — 13 Ekim 1937), Azerbaycanlı şair, tercüman, AYB üyesi (1934), profesör (1933),[2] Kuba Halk Eğitim Şubesi müdürü, Gence'de Azerbaycan Tarım Enstitüsü'nde Azerbaycan ve Rus dilleri kürsüsünde öğretmen, doçent, kürsü başkanı (1930-1933), Azerbaycan Devlet Yayınevi'nin çeviri bölümünde editör (1934), "Azerbaycanfilm" stüdyosunda belgesel filmler bölümünün müdürü (1935-1936),[3] Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmi devlet marşının sözlerinin yazarı büyük şairimiz Ahmed Cevad'dır. Azerbaycan şiirinde yeni bir edebi okulun temelini atmıştır.

7 Mayıs 2019 tarihli, 211 numaralı Kararı ile Ahmed Cevad Azerbaycan Cumhuriyeti'nde eserleri devlet varlığı ilan edilen yazarlar listesine dahil edilmiştir.[4]

Çocukluk Yılları

Hayatının ilk yılları ve eğitimi

Ahmed Cevad, 5 Mayıs 1892'de Gence kazasının Şemkir bölgesi Seyfeli köyü Mehrili sülalesinde bir din adamı ailesinde doğdu. Ahmed Cevad'ın aile mensubiyeti bir taraftan İran ve Güney Azerbaycan, diğer taraftan Gürcistan ile bağlantılıdır. Şairin babası, Şemkir bölgesinde bilgisiyle öne çıkan Akhund Mammadali, Gencebasar bölgesinde din adamı bir ailede büyümüştü. Dedeleri köklü tüccar ve entelektüel bir çevre ile bağlantılıydı. Cevad'ın baba tarafından dedesi Güney Azerbaycan'dan olup, Arabistan'da eğitim görüp dönmüş bir müçtehitti. O, hayatının sonuna kadar Gence'de yaşamıştır. Ahmed Cevad'ın annesi Yahşı Hanım, halk edebiyatının usta bilicilerindendi.[5][6][7][8]

Şairin babasının ölüm tarihi çeşitli kaynaklarda farklı şekilde belirtilir. Akademisyen B. Nabiyev'in "Ahmed Cevad" adlı kitabında 1897 yılı, araştırmacı N. Alekberli'nin "Üç Dal" kitabında 1898 yılı, R. Salmanlı'nın "Ahmed Cevad'ın Yaratıcılık Yolu" ve "Ahmed Cevad. Sen Ol Asan Gülüstan" adlı kitaplarında ise 1900 yılı olarak gösterilir. Şairin babası Mammadali Ahundzade, Gence'de bir fırtınaya yakalanır. Bu fırtınada şiddetli bir şekilde üşütür ve kısa süre sonra vefat eder. Şairin annesi Yakşı Hanım ise 1938 yılında hayatını kaybetmiştir.[5][9].

Cevad Ahundzade çocukluk yıllarında.

Cevad ilk eğitimini üç yıl köyde bir molladan almış, Arapça ve Farsçayı derinlemesine öğrenmiştir. Bu, onun Şemkir'de aldığı ilk ve son eğitimdi. O, daha yedi yaşında iken Kur'an-ı Kerim'i okuyor ve birçok sureyi ezbere biliyordu.[5][8] Ancak babasının ölümünden sonra annesi Yahşı Hanım, Cevad'ı da yanına alıp Gence'ye, önceki eşinden olan çocuklarının yanına gider. Cevad'ın Gence'ye ilk gelişi 1906 yılına rastlar. Bu tarih, şairin ilk şiirlerinden biri olan, otobiyografik nitelik taşıyan, 9 Eylül 1908'de yazılmış "Gence'ye Geldim" şiirinde görülür.[5][10] Şairin annesi halı atölyesinde işe girer, Zarrabi Sokağı'nda, eskiden Ali Rzayev'in mülkü olarak bilinen binada bir daire kiralar ve oğlu Cevad ile burada yaşar.

Şehir pazarında demircilik yapan Cevad’ın üvey kardeşleri Mesim ve Kulu, bu ailenin yakın akrabası Hüseyin Bey’in yardımıyla Cevad’ı 1906 yılında Şah Abbas Camii'ne bağlı Yelizavetpol (Gence) Müslüman-Din Adamları Seminerine okumaya gönderirler.[6][7][8][9][10] Seminariyada üstün başarıları nedeniyle "Hayırseverlik" cemiyeti tarafından her ay yedi dinar altın olarak maaş verilmiştir.[6][7] Orada ona Abdullah Sur, Hüseyin Cavid, İdris Ahundzade (Mikayıl Müşfik’in eşi Dilber Ahundzade’nin amcası) gibi tanınmış aydınlar ders vermiştir. Türkiye’den Gence’ye gelen Savad Cevad (Türk Ahmed Cevad’ın kardeşi) isimli öğretmen, Cevad’ın gelişiminde büyük rol oynamıştır. Şiirin kurallarını neredeyse ona S. Cevad öğretmiştir.[5][6][7][8] Kendi kalem denemelerine henüz öğrenci iken başlayan Ahmed Cevad, ilk şiirleriyle bazı öğretmenlerinin dikkatini çekmiştir. Örneğin, 1910 yılında Cevad’ın öğretmeni A. Tofik’in arkadaşı A. Şaik’e gönderdiği mektupta bu durumdan bahsedilmektedir:[5][8][9][11]

Telebelerimin içinde Cevad adlı genç bir şair var. Bana okuduğu ilk manzumeleri geleceğe büyük ümütler verir. Lisanı sade ve güzeldir

Profesör Celal Kasımov'un araştırmalarında belirttiği gibi, A. Sur öğrencisi genç yazar Ahmed Cevad'ı sadece kendi şair dostları arasında değil, daha geniş bir çevrede tanıtarak, ünlü doğubilimci arkadaşı Gordlevski’ye yazdığı bir mektubunda Cevad’ın yaratıcılığına büyük umutlar beslediğini ve gurur duyduğunu ifade etmiştir.[5][8] Ahmed Cevad seminariyada altı yıl eğitim almış ve 1912 yılında eğitimini tamamlamıştır. 27 Mayıs 1912 tarihinde Ahmed Cevad’a verilen sertifikada, C. Ahundzade’nin semineri 10 dersten: "İlahiyat", "Kur'an'ın Okunması", "Rus Dili", "Tatar (Azerbaycan türkçesi) Dili", "Arap Dili", "Fars Dili", "Tarih", "Coğrafya", "Doğa Tarihi" ve "Hijyen" derslerinden mükemmel notlarla bitirdiği belirtilmiştir. Üç dersten - "Geometri", "Cebir" ve "Matematik"ten ise dört tam yarım almıştır.[5][7][8] Filoloji bilimleri adaylarından N. Kahramanov bir makalesinde Ahmed Cevad'ın "İran'da eğitim aldığını" belirtmiştir ("Şair ve Çevirmen", "Edebiyat ve Sanat", 20 Eylül 1985). Ancak diğer kaynaklarda bunu doğrulayan bir bilgi bulunmamaktadır.[9]

Şair 1913 yılında Gence'de Kafkas Şeyhülislamı Muhammed Piçnamazade’ye sınav vererek "şerefli Türk ve Fars Dilleri Öğretmeni" unvanını alır. Gence'deki ilk resmi öğretmen olarak 1 numaralı Kız Okulu'nda pedagoji faaliyetlerine başlamıştır.[5][7][8]

Aile

Ahmed Cevad ve Şükriyye Cevad'ın beş çocuğu olmuştur: Niyazi, Aydın, Tuğay, Yılmaz adlı oğulları ve Almaz adlı kızları. Kızları Almaz, 1936 yılında 16 yaşında sarkoma hastalığından vefat etmiştir.[12] Ahmed Cevad'ın öldürülmesi ve Şükriyye Ahundzade'nin sürgün edilmesinden sonra 2 yaşındaki Yılmaz, çocuk yuvasına verilmiş,[7] 14 yaşındaki Tuğay, zorlu eğitim gerektiren çocuklar için yapılan yetimhaneye, 16 yaşındaki Aydın ise Keşle hapishanesine gönderilmiştir.[13][14]

Türk Aksakkalları Birliği'nin fahri üyesi Cevad Ahundzade'nin ulu büyükbabasıdır.[15][16]

Yaratıcılığı

Şair, ilk olarak Gence'de eğitim yıllarında şiirle ilgilenmiş ve 1910 yılından itibaren lirik şiirler ve eleştirel makalelerle çeşitli gazete ve dergilerde eserler vermiştir. Bu dönemde kaleme aldığı örnekler, genellikle Arapça-Farsça kelimelerle zenginleştirilmiş gazel ve kıtalardan oluşmaktadır. Şair, sadece yaratılışının ilk dönemlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır.[7][8][10] "Utan" ve "Müellim" şiirleri, onun ilk kalem deneyimlerinden örneklerdir.[6] Ahmed Cevad’ın arşivinde "Felek dil kabab…" adlı 34 sayfalık bir el yazması bulunmaktadır. Bu şiirler topluluğunun çoğunu şair, medresede okuduğu yıllarda yazmıştır. Bunların çoğu Arapça-Farsça kelimeler ve terimlerle doludur. Şiirler klasik rubai ve gazel biçimlerinde yazılmıştır. Aralarında nispeten halk dili ve aşık yaratılığına dayanan örnekler de bulunmaktadır.[5]

Edebiyata bu tür şiirlerle adım atan Ahmed Cevad’ın birkaç yıl sonra şiir dili sadeleşmiştir. 1913 yılında kaleme aldığı "Dilimiz" şiiri buna bir örnektir. Şair, bu şiirinde dilin saflığının korunmasıyla ilgili konulara değinmiş ve kendi açık görüşlerini ifade etmiştir. Dili yabancı unsurlarla ve yabancı kelimelerle yapay bir şekilde dolduranlara karşı çıkmıştır.[5][9]

Bakalım dilimize neler görünür:
Okuyup-anlamak yazmaktan güçtür.
Yazan düşünmeden yazsa da böyle,
Okuycu beş-on gün gerek düşüne,
Ki, anlasın bu söz arap mı, fars mı?

Şair, tüm ölçülerden ve şiir formlarından daha çok koşma ve bayatıya üstünlük vermiştir. Ahmed Cevad’ın yaratımında gerçekçi üslupla yazılmış eserler de bulunmaktadır. Romantik üslup ile realist üslup paralel bir şekilde geliştirilmiştir. "Yazım gel!" ("Yazayım gel!"), "Yuxuma gelmişdin" ("Rüyama Gelmiştin"), "Sevgi candan ayrılmaz" ("Aşk Can'dan Ayrılmaz") gibi şiirleri, ayrıca aşık şiirlerine nazire olarak yazdığı "Seher-seher" ("Sabah-Sabah") ve "Olmaz" bayatıları ve benzerleri daha fazla dikkat çekmektedir.[5]

1912 yılında Ahmed Cevad, Gence medresesindeki eğitimini tamamladığında, öğretmeni Abdullah Sur hayatını kaybetmiştir. Abdullah Sur’un cenaze törenindeki konuşmalar, o yılın Mayıs ayının 17’sinde "İkbal" gazetesinde yayımlanmıştır. Yayımlanan şiirler arasında Ahmed Cevad’ın öğretmenine ithaf ettiği şiir de bulunmaktadır. Bu konuda H. Cavid "İkbal" gazetesinde yazmıştır:[5]

1912-ci ildə Ə. Cavad Gəncə mədrəsəsində öz təhsilini qurtaran dövrdə müəllimi Abdulla Sur dünyasını dəyişir. Onun dəfni mərasimində olan çıxışlar həmin ilin may ayının 17-də "İqbal" qəzetində dərc edilmişdir. Dərc olunan şeirlərin sırasında Əhməd Cavadın müəlliminə həsr etdiyi şeir də vardı. Bu barədə H. Cavid "İqbal" qəzetində yazmışdır:

...genç ve necip şairimiz Cevad Efendi hazin ve ahenktar bir tarz ile yazmış olduğu güzel ve yanıklı şiirini söylemeye başladı.

H. Cavid, Ahmed Cevad’ın 26 mısralık bu şiirini tamamıyla makalesinde yayımlar. Bu şiir dikkate alınmazsa, şairin bilinen ilk basılı eseri, 1913 yılında haftalık toplumsal-siyasal ve bilimsel-edebi "Şelale" dergisinin 18. sayısında yayımlanan "Müdhiş Düşüncelerim" adlı şiiridir. Bu derginin editörü H. Sebribeyzade, bahsi geçen şiiri sert bir şekilde eleştirmiştir. Ahmed Cevad da "Şelale" editörü Sebribeyzade’ye cevaben yazdığı "Şelale Müherriri Sebribeyzade’ye Cevap" adlı makalesini, 1913 yılında "İkbal" gazetesinin 19-20. sayılarında yayımlamıştır.[5]

Ahmed Cevad’ın devrim öncesi dönemde basında yayımlanan yazılarında, insanlar dostluğa, kardeşliğe ve birliğe çağrılmaktadır. Örneğin, 1911 yılında yazdığı "Bir-birimizi Sevelim" adlı makalesi "Mektep" dergisinde yayımlanmıştır. Şairin "Mektep" dergisinde yayımlanan çocuk şiirleri de dikkat çekicidir.[5]

İlk Şiirler Kitabı

Ahmed Cevad’ın "Koşma" adlı ilk şiir kitabı 1916 yılında Bakü’de, "Açık Söz" matbaasında yayımlanmıştır.[5][6][11][17] Kitap basıldığında şair Batum’da bulunuyordu. Burada toplanan şiirler, yazarın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış eserleridir. Şiirler önceden o kadar çok beğeni kazanmıştı ki, bu şiirleri bir toplu halde Dr. Hüsrevbey Sultanoğlu'nun şahsında "Cemiyyeti-Heyriyye" yayımlatmıştır. Cevad, bu olaydan bir yıl sonra haberdar olmuş, Bakü’ye gönderdiği "Teşekkür" adlı mektubu, Mehmet Emin Resulzade'nin editörlüğünü yaptığı "Açık Söz" gazetesinin 1917 yılı 24 Mayıs sayısında yayımlanmıştır. Mektupta şöyle denmektedir:[5]

“Koşma” adı altında şiirlerimin kitapça şeklinde basın olmasına manevi ve maddi yardımları dokunan Bakü müsülman cemiyeti-heyriye vekili doktor H.Sultanova mübarek gazetiniz vasitesiyle yürekten teşekkürümü iletmenizi rica edirem.

Kitapta, şairin yaklaşık on yıllık yaratıcılık dönemine dair net bir fikir oluşmaktadır. Şair, yaratılışının ilk yıllarından itibaren küçük yaşta ve okul çağındaki çocuklar için güzel eserler yazmıştır. "Balalarıma" adlı şiiri de özellikle çocuklara hitaben yazılmıştır ve "Koşma" adlı şiirler kitabında yayımlanmıştır.[10] Bu kitapta, şairin esasen 1912-1916 yıllarında yazdığı koşmalar toplanmıştır. "Koşma" Türkiye'de de büyük beğeniyle karşılanmıştır. Şair, Azerbaycan Maarif İşleri İttifakı’na yazdığı dilekçede şöyle bildiriyordu:

1916.yılda “Koşma” adlı 1ci şiirler mecmuam çıktı. Şiirde intihap etdiyim üsul gerek Azerbaycanda, arzusa, belki Türk ülkelerinde bir yenilik olarak kabul edildi.

Bu eserlerin yeniliklerinden biri, bir kısmının sade yerel dilde yazılmış olmasıydı.

Askeri faaliyeti

Balkan Savaşı'nda

Osmanlı Türkiye’sine karşı 1912 yılında Balkan yarımadasında savaş başladığında, ağırlıklı olarak Azerbaycanlılardan oluşan özel bir Kafkas gönüllü birliği cepheye gitmiş, Türkiye tarafından operasyonlara katılarak Bulgarlarla karşı askeri operasyonlarda yer almıştır.[7][8][9] O gönüllü birliğin içinde Ahmed Cevad da, inanç dostları İ. Ahundzade, İsa Elizade ve Ali Esedulla ile birlikte yer almıştır. O sırada Cevad 20 yaşındaydı. Ahmed Cevad’ın Balkan Savaşı’na katılımıyla ilgili olarak Hüseyn Baykara, kendi "Azerbaycan İstiklal Mücadelesi Tarihi" kitabında yazmıştır:

Ahmed Cevad... türk halkının dertleriyle dertlenmiş, sevincleriyle de sevinmişdir.

Ahmed Cevad, 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşı'na katılmıştır.

Birinci Dünya Savaşı'nda Katılımı

Savaş Döneminde çalışmaları ve yaratıcılığı

Edebiyata romantik şair olarak gelen Ahmed Cevad, Birinci Dünya Savaşı'na katılımıyla birlikte realizme, realist tasvirlere olan eğilimini güçlendirmiştir. Sonuç olarak, realizm onun yaratıcılığında öncü bir konuma gelmiş ve sonraki yıllarda eserlerini genellikle realist üslupta kaleme almıştır.[5] Ahmed Cevad, savaş döneminde yazdığı makaleleri Bakü basınında yayımlamıştır.[6] Şair, Bakü'de yayımlanan birçok gazetenin özel muhabiri görevini üstlenmiştir.[9] Cevad'ın yazıları ve makaleleri, özellikle "İkbal", "Yeni İkbal", "Şelale", "Açık Söz", "Azerbaycan", "Maarif ve Medeniyet", "Arı", "Maarif İşçisi" gibi basın organlarıyla ilişkilidir. Bu dönemde, yaratıcılığında bayatı ve köşe yazılarıyla birlikte haberler, röportajlar, öyküler, fıkralar, belgesel hikayeler ve diğer nesir türleri oluşturma eğilimi güçlenmiştir. Tarihi denemeler, etnografik etüdler, bilgi amaçlı makaleler, anılar ve anı türündeki eserler de kaleme almıştır. 1914'ten itibaren "Açık Söz" gazetesinin muhabiri olarak çalışmıştır.[5]

Onun eserlerinin yayımlanmasına o dönemde "Açık Söz" gazetesinin editörü Mehmed Emin Resulzade yardım ediyordu. Bu gazetede birçok ilginç yazısı, köşe yazıları ve şiirleri yayımlanmıştır. "Açık Söz" gazetesi Müsavat Partisi'nin organıydı ve Mehmed Emin Resulzade ile Mehmed Ali Resulzade kardeşlerinin yönetimi altında çıkarılıyordu. Mehmed Emin Resulzade ile özel yakınlığı ve milli ideallere bağlılığı, Ahmed Cevad'ı bu gazeteye getirmiş ve onu en aktif muhabirlerinden biri yapmıştı.[5][10]

Ahmed Cevad, savaş yıllarında etkin faaliyetlerle, hayırseverlikle, zarar görenlere yardım işleriyle uğraşarak bu konuda çeşitli makaleler yazmanın yanı sıra, şiir yaratımını da sürdürmüştür. Bu tür şiirlerinin çoğu, savaşın trajedileri ve halkın yaşamı üzerine yazılmıştır. "Şiirime" (1913), "Harbzedelere", "İmdat", "Ne gördümse", "Ümüdüme", "Derdim" (1917, mart, Çakva), "İrak", "Akşamlar" (1916, Kudaud), "Mayıs" (1916, Suhumi), "Şehid esir", "Nerelisin?…" (1916, Batum), "Uyan", "Yazık", "Kuropatkine" (1917, Çakva), "Aşikin derdi" (1919, Kutaisi), "Beşik" (1917, iyul, Çakva), "Of, bu yol" ve diğer şiirleri bu tür eserlerdendir.[5][6][11]

Şairin "Yas Türküsü" şiiri yayımlanmamış olan "Seadet" öğretmenler dergisi için gönderilmişti. Buna rağmen, mersiye içerikli şiir basılmadan kenarda kalmamış, "İkbal" gazetesi 24 Mart 1915 tarihli sayısında yayımlamıştır. Yedi bentten oluşan, geraylı formunda yazılmış "Ne gördümse" şiiri de aynı içeriktedir. Şairin "Akşamlar" şiiri ilk kez "Açık Söz" gazetesinin 6 Nisan 1916 tarihli sayısında yayımlanmıştır. "Akşamlar" şiiri de aynı içeriktedir.[5] Ahmed Cevad'ın "Açık Söz" gazetesinin 4 Temmuz 1917 tarihli sayısında yayımlanan başka bir makalesinden, o yıllarda Rize ve Trabzon bölgelerinde de bulunmuş olduğu anlaşılmaktadır.

1916 yılında şairin "İki Düşmen" adlı hikayesi "Açık Söz" gazetesinde yayımlanmıştı. Bu nesir eseri onun ilk hikayesiydi. Savaş yıllarında kaleme alınan "İki Düşmen" hikayesi beşeri, yüce duyguların teşvik edilmesi açısından ilgi çekicidir.[5] Arka cephede tanış olan Osmanlı ve Rus askerinin dostluğunu ve samimiyetini, mensup oldukları milletlerin kalp temizliği ve yüceliği ile ilişkilendiren Cevad, hikayesini Ahmed Hüseynzade'nin ünlü "Hayret" ya da "Bir Meleyin İnsanlara hitabı" şiiriyle bitirir.

1917 yılında Bakü'de "Cemiyyeti-Heyriyye" aracılığıyla Azerbaycan yazar ve şairlerinin Türkiye'nin I. Dünya Savaşı'nda çektiği sıkıntılar konusunda yazdığı şiir, hikaye ve makaleler "Kardeş Kömeği" kitabında toplanmıştı. Bu kitapta Mehmed Emin Resulzade, Hüseyin Cavid, Ahmed Şaik, Ahmed Sehhet, Firidun Köçerli, Ahmed Hakverdiyev, Mahmud Seit Ordubadi, Mehmed Yusif Caferov, Hüsrev Bey Sultanov, Cafer Cabbarlı gibi yazarların (toplam 37 kişi) eserleri yer almaktadır. Ahmed Cevad'ın "Xuda qebul Neke" (Allah Kabul Eylemesin) hikayesi ve "Yazık" şiiri de bu derlemeye dahil olan eserler arasındadır. Gazetecilik üslubunda olan "Xuda qebul Neke" hikayesi, Cevad'ın tanık olduğu bir olaydan esinlenerek yazılmıştır. "Kardeş Kömeği" kitabı, savaş mağdurlarına yardım çağrısı niteliğiyle büyük ilgi görmüştür. Azerbaycan edebiyatının önemli araştırmacılarından Prof. Yavuz Akpınar bu kitap hakkında şunları yazmıştır:

Bu, artık tarihe "Kardeş kömeği" gibi düşmüş, 1.Dünya savaşında Kafkas cebhesinde büyük sıkıntılarla, rus ve ermeni zülmüyle karşılaşmış vatandaşlarımıza Azerbaycan türklerinin şefkat elini uzatmasıdır.

Şairin "İkbal" gazetesinin 1917 yılı 15 Mayıs, 16. sayısında yayımlanmış "Mayıs" adlı şiiri, A. Cevad'ın seçilmiş eserlerinin I. cildinde "İmdad" adıyla basılmıştır. Bu iki versiyon arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. 1915 yılında Kars ve Erzurum bölgeleri Rus ordusu tarafından işgal edildiğinde A. Cevad, 22 Mart 1915 tarihinde "Ne gördümse" şiirini yazar.[6] Cevad'ın 1910'ların başlarındaki arayışlarında Yaradana müracaatla yazılmış "Münacat" adlı özel bir eseri de vardır.[9] Ahmed Cevad cepheye neden geldiğini "Heyhat!" şiirinde açıklamıştır. Şair bu şiiri Ardahan'da kaleme almıştır. Şiir, "Yeni İkbal" gazetesinin 15 Mayıs 1915 tarihli sayısında "erdahan-Cevad" imzasıyla yayımlanmıştır.[5][6] Şair, 1915-16 yıllarında yazdığı şiirlerde özellikle Türk halklarının başına gelen felaketleri kaleme almıştır.[5]

Ahmed Cevad, 1914-1917 yıllarında Acara'da köy köy dolaşarak muhabir olarak faaliyet göstermiş, buradaki toplumsal-siyasi durum hakkında "İkbal", "Yeni İkbal" ve esas olarak "Açık Söz" gazetelerine bir dizi makale göndermiştir. Bu dizi makalelerden biri olan "Acara Mektupları" da "Açık Söz" gazetesinde 1915 yılının 3 Kasım, 14 Aralık, 15 Aralık, 30 Aralık ve 1916 yılının 25 Mart tarihli sayılarında yayımlanmıştır. "Acara Mektupları", beş dizi makaleden oluşup, sanatsal-publisistik üsluptadır. Mektuplarda Türkiye-Gürcistan-Acara ilişkileri, Azerbaycan temsilcilerinin faaliyetleri, Bakü'nün yardımları, Acara'nın tarihi, doğası, halkın yaşam tarzı, gelenek ve görenekleri, Türkiye'ye dayanması, dil, din, okul, eğitim vb. konular aydınlatılmaktadır. Acara'nın ticari-ekonomik hayatından bahseden Cevad, hatta buradaki evlerin bile "tamamen Türk tarzı mimaride yapıldığını", Acara halkının kıyafetlerini "Anadolu'nun kıyafetinin ince bir şekli" olduğunu belirtir.[5][7]

Genel olarak, şair ve gazeteci Ahmed Cevad'ın "Acara Mektupları", "Acarada Dil", "Lazlara Yardım", "Suhum Yolunda", "Rize ve Trabzon Felaketzedeleri", "Batum Müslüman Birlik Cemiyetinden", "Kars Heyetinin Gördüğü İşler", "Gürcü Basını ve Acara" gibi birçok makale ve muhabir mektuplarında yerel Türk ve Acar halklarının geçmişi, mevcut durumu hakkında çok değerli tarihi, etnografik bilgiler ve materyaller bulunmaktadır. Ahmed Cevad'ın 5 Aralık'ta Batum'a gelmesi hakkında bilgi "Açık Söz" gazetesinin 20 Aralık 1915 tarihli sayısında yayımlanmıştır. Filoloji bilimleri doktoru Ali Saleddin araştırmalarına dayanarak, Cevad'ın Acaristan'da 50 köyde bulunduğunu ve 6671 kişiye yardım sağladığını belirtmiştir.[5][7]

Ali Saleddin'in "Ahmed Cevad" adlı kitabında, 1915 yılında "Yeni İkbal" ve "Açık Söz" gazetelerinin Ahmed Cevad'ın iki haberini sayfalarında yayımladığını kaydeder. Birinci haber "Batum'dan Muhabirimiz Yazıyor" başlığıyla verilmiştir. Orada şöyle denir:

Batum çevresindeki Müslüman Gürcü savaş mağdurlarına yardım etmek üzere Bakı Hayriye Cemiyeti tarafından gönderilen doktor Hüsrev Bey Beyefendi Tiflis'e ulaştı. İki gün sonra yardımcıları Rıza Zeki ve Cevad Ahundzade Efendiler de Tiflis'e geldiler.

İkinci xeberde Cevadın "Acariya mektubları" hakkında melumat verilerek yazılır:

"30 Ekim" imzasıyla verilen bu uzun mektupta, Birinci Dünya Savaşı ile ilgili olarak Kafkas cephesi boyunca savaş nedeniyle zarar görenlere Bakü'den ve diğer şehirlerden bağış ve her türlü yardım konularından bahsedilmektedir.

Afina Memetli "Ahmed Cevad ve Türkiye" adlı kitabında ise belirtir ki, Ahmed Cevad'ın "Kars Heyetinin Gördüğü İşler" başlıklı makalesinden anlaşılmaktadır ki, o yılın Mart ayında o zaten Kars'taymış. Bu konuda "Yeni İkbal" gazetesi şöyle yazıyordu:

Batum çevresindeki Müslüman Gürcü savaş mağdurlarına yardım etmek üzere Bakı "Cemiyyeti-Heyriyye"si tarafından gönderilen doktor Hüsrev Bey Beyefendi Tiflis'e ulaştı. İki gün sonra yardımcıları Rıza Zeki ve Cevad Ahundzade Efendiler de Tiflis'e geldiler.

A. Cevad'ın 1915 yılında "Açık Söz" gazetesinde çıkan dizi "Acara Mektupları" makalesinden de anlaşılmaktadır ki, o yılın 30 Ekim'inde Ahmed Cevad ve arkadaşları artık Batum'da faaliyete başlamışlardı. Bu makaleden ayrıca anlaşılmaktadır ki, Cevad Ahundzade Artvin'de de bulunmuş ve buradaki savaş mağdurlarına yardım edilmesini organize etmiştir.

Ahmed Cevad'ın "C" imzası ile "Kars Heyetinin Gördüğü İşlerden" özel muhabirimizden" makalesi "İkbal" gazetesinin 1915 yılı 14 Nisan tarihinde yayımlanmıştır. Cevad, "Kars Heyetinin Gördüğü İşlerden" başlıklı makalesinde "Cemiyyeti-Heyriyye"nin Kars, Ardahan, Soğanlık, Horasan, Sarıkamış'ta gösterdiği hayırseverlik ve yardım işlerinden bahseder. O, burada halkın maruz kaldığı felaketlerin söylenenlerden ve hayal edilenden kat kat büyük olduğunu belirtir. Makaleden anlaşılmaktadır ki, Cevad ve arkadaşları, savaş mağdurlarına sadece bulundukları yerlerde maddi ve hayırsever yardımlar yapmakla yetinmiyorlardı. Onlar, mümkün olduğunca bu mültecileri daha sakin ve güvenli yerlere taşımaya çalışıyorlardı. Kars'taki savaş felaketzedelerinin birçoğu o zaman Bakü ve Gence bölgelerine yerleştiriliyordu. Bu konuda aynı makalede şöyle bilgi verilir:

Felaket yerlerinde kimsesiz kalan 6500 müsülmanları Baküye, Genceye göndermek için hükumet (Rusya hükumeti) tarafından temsilcilerimize izin verilmiştir.

Müellif "Lazlara Yardım" adlı makalesinde Acara ile "sınırdaş" bölgede yaşayan Lazlar hakkında yazmıştır:

"Tarih bize cesur bir kavim olarak gösterir ki, Türklerin tarihinde Lazların cesareti birçok büyük roller oynamıştır. Bunların güzel niteliklerinden biri de sadakatleridir. Türkiye'nin elinde oldukları zaman diğer ufak milletler gibi öyle isyan ve kargaşa ile uğraşmadıkları gibi, 'Laz' kuvvetiyle birçok isyanlar bastırılmıştır."

Bu makalede Lazların hem bölgesel hem de manevi olarak Türklere yakın ve akraba olduğu gösterilmiştir. Ahmed Cevad'ın 1915 yılı 23 Aralık'ta "Açık Söz" gazetesinde "Batum Oblastının Tahkikat Komisyonu" özel muhabirimizden" başlığıyla yayımlanan makalesinde yaşadığı ve çalıştığı bölgede meydana gelen tarihi, siyasi ve sosyal olaylar kaleme alınmıştır. "Rize ve Trabzon Felaketzedeleri" makalesinden de anlaşılmaktadır ki, Cevad "Cemiyyeti-Heyriyye" aracılığıyla onlara yardım etmiştir. Şairin "Açık Söz" gazetesinin 1 Ağustos 1916 tarihinde yayımlanan "Suhum Yolundan" adlı makalesinde ise şöyle belirtilmiştir:

"Vazife beni Suhum okruğu Karadeniz sahiline de gelmeye mecbur etti. Türklerin Batum üzerine saldırdığı zaman Batum'da olan Müslüman halk istihkam bölgesinden sürgün edildiğinde Batum'dan ve Batum'un çevresindeki köylerin halkı oraya buraya kaçtılar. Bunlardan bir kısmı yine mülteci olarak Suhum okruğuna gelmişlerdir. Mazlum 400'e varan bu zavallılara ister milli, ister başka hiçbir yardım yapılmamıştı. Bazılarının başvurusu üzerine bunları araştırmak için 'Cemiyyeti-Heyriyye' temsilcisi Hüsrev Bey'i Suhum okruğuna göndermişti. Bu günlerde onlara para dağıtmak için buralara geldik."

Ahmed Cevad’ın kaleminden çıkan makalelerde dönemin birçok güncel meselesi yansıtılmıştır. Onun "Sukhumi Yolu" adlı yol notları, "Acara'da Bir Olay Münasebetiyle" adlı milli ilişkilerle ilgili raporu, "Yanlış Haber Münasebetiyle" başlıklı Türk halkları için okul açma sorununu ele alan öğretmen ve pedagojik düşünceleri, "Gürcü Basını ve Acara" yazısı ile iki komşu halk arasında cereyan eden ilişkiler, "Batum'da Müslüman Mitingi"nde Müslümanların hükümet karşısında ortaya koyduğu problemleri çözmek için ileri sürülen talepler, "Trabzon Felaketzedeleri"nde Rus ve Türk halklarının mücadelesinde Gürcüler ve Ermenilerin tuttukları tutum, "Yukarı Acara'da Cami-i Şerif Römü" makalesinde Acara için Azerbaycan Türklerinin cami açması, "Oruçluk"ta ifade edilen halk bayramı, "Lazlara Yardım" eserinde ve diğer kalem ürünlerinde "Cemiyeti-Heyriye"nin temsilcilerinin yürüttüğü işlerin tasviri parlak bir şekilde yansıtılmıştır.[5]

Ahmed Cevad, 1914–1918 yıllarında Birinci Dünya Savaşı sırasında Batum'da düzenli olarak akşam kurslarında ders vermiş, yeni açılan okullarda "Örnek Dersi" sunmuş, öğretmenleri yeni metodik önerilerle zenginleştirmiştir. Öğrencilerin yardımıyla yerel halklardan folklor örnekleri, özellikle de bayatılar toplamış, kendisi de bayatı formunda şiirler yazmıştır.[5] "İkbal" gazetesinin 30 Nisan 1914 tarihli sayısında Cevad'ın "Yeni Nesil Sosyal Yaramız" başlıklı makalesi yayımlanmıştır. Bu makalede Azerbaycan’daki okul, öğretmen ve öğrencilerin acınacak durumu ele alınmıştır. "İkbal" gazetesinin 1914 Eylül sayılarından birinde Ahmed Cevad’ın "Gence'den" başlıklı bir makalesi de yayımlanmıştı. Makale İsmayıl Mirza Gasprinski'ye ithaf edilmiştir. Cevad, ömrü boyunca Türk topraklarını gezmiş, birçok yerde okul kurulumu ve çocuk yuvalarının açılması konularında büyük faaliyetlerde bulunmuştur. Acara’da, Gürcistan’ın bazı köy ve şehirlerinde çocuk yuvaları ve okulların açılmasında yakından yer almıştır.[5][11]

Birinci Dünya Savaşı, Ahmed Cevad'ın yaratıcılığında özel bir dönem teşkil eder. Bunu Profesör A. Caferoğlu şöyle yazmıştır:

"Azerbaycan edebiyatı tarihinde, Birinci Dünya Savaşı'nın kroniğini ve tarihini, onun kadar hiçbir Azerbaycan şairi yansıtamamıştır."


"Çırpınırdın, Karadeniz!"

Ahmed Cevad, Türkiye seyahatinden aldığı izlenimlerin poetik ifadesi olan birçok şiir yazmıştır. Türk halkına olan sevgisini dile getiren bu şiirlerden biri, 1914 yılının Kasım ayında Gence'de kaleme alınmıştır. Türkiye'de büyük şöhret kazanmış ve Üzeyir Hacıbeyov'un 1918 yılında Kafkas İslam Ordusu Bakü'yü özgürleştirdikten sonra bestelediği "Çırpınırdın, Karadeniz" şiiri, Türkiye'de en çok "Yol ver Türk'ün bayrağına" adıyla meşhurdur.[6][17]

Şiirin Türkiye'de sevilme sebeplerinden biri, şairin Türkçülüğü, Türk dünyasına olan ilgisi ve sevgisiyle ilgilidir. Bir diğer neden ise, 1912 yılında deniz savaşında Türkiye'nin ünlü "Hemidiyye" zırhlı gemisinin Yunanistan'ın "Averof" savaş gemisini yok etmesidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında amiral Rauf Orbay, "Hemidiyye" zırhlı gemisiyle gece Odessa limanına girerek Rusların Osmanlı donanmasını vurmak üzere hazırladığı "Kazbek" ve "KaKul" adlı savaş gemilerini eşitsiz bir savaşta yok etmiş, Odessa limanını bombalamıştır. Cevad, 1912 yılında meydana gelen bu olaydan ilham alarak, 1914 yılında bu şiiri yazmıştır. Şiir, Rusya'nın "Kazbek" ve "Kagul" zırhlı savaş gemilerine meydan okuyan ünlü "Hemidiyye" savaş gemisinin ve mürettebatının kahramanlığına ithaf edilmiştir. Geminin kaptanı Atatürk ile yakın ilişkileri olan, Başbakanlık ve Büyükelçilik görevlerinde bulunmuş amiral Rauf Orbay, bu kahramanlığı sayesinde "Hemidiyye" kahramanı olarak ün kazanmıştır.

Çırpınırdın, Kara deniz,

Bakıp Türkün bayrağına!

"Ah!…" deyirdin, heç ölmezdim,

Düşebilsem ayağına!

Şair Refik Zeka Hendan bu hakkında deyirdi:[8]

Bu şarkıyı Atatürk çok severdi. Şarkıyı ilk dinlediğinde Atatürk'ün gözleri yaşarmıştı.

Tarihçi alim Muhiddin Nalbendoğlu bu konu hakkında şunları yazmıştır:

"Dünya denizcilik tarihinde ilk korsan zırhlısı olarak tanınan 'Hemidiyye'nin bu kahramanlığı tüm Türk halklarında gurur hissi yaratmıştı. Şarkılara, türkülerle geçen bu kahramanlık, meşhur 'Çırpınırdın, Karadeniz!' şarkısında da yer almıştır..."


Hayır cemiyetindeki faaliyetleri

20.yüzyılın ilk yarısında Bakü'de birkaç Müslüman hayır cemiyeti kurulmuştu. 1905 devriminden sonra ortaya çıkan bu cemiyetlerin temel görevi ve amacı halkın kültürel ve eğitim alanındaki gelişimine yardım etmek olmuştur. Bu cemiyetlerden biri de "Cemiyyeti-Heyriyye" olarak adlandırılıyordu.[6][7] Azerbaycan'da 1905 yılında faaliyet göstermeye başlayan "Bakü Müslüman Hayır Cemiyeti"ne yapılan oylama ile ünlü Azerbaycan milyonerleri Hacı Zeynalabdin Tağıyev başkan, Ağamusa Nağıyev ise başkan yardımcısı seçilmiştir.[8] Birinci Dünya Savaşı'na kadar bu cemiyetin faaliyetleri o kadar dikkat çekici olmamıştı. Savaşın başlamasından sonra faaliyet alanı genişledi ve Bakü'den çok uzaklara yayıldı. Cemiyetin üyeleri, çeşitli bölmelere ayrılarak farklı yönlere cephe hattı boyunca zarar görenlere yardım etmek amacıyla Türk halklarının yaşadığı bölgelere doğru yola çıktılar.[5][7]

Cemiyet, savaşta zarar görenlere maddi ve manevi destek sağlamak amacıyla bu dönemde faaliyetlerini Kuzey Kafkasya, Dağıstan, Gürcistan, Erivan ve işgal altındaki Türkiye topraklarına yönlendirmişti. Bu yardımlarla Osmanlı mültecilerine büyük maddi destek sağlanıyordu. Bu konuda 1944 yılında yayımlanan "Kısaca Azerbaycan Edebiyatı Tarihi"nde şunlar yazılmıştır:

"Dünya savaşında Türkiye'nin Ruslara karşı savaşmasına rağmen, Azerbaycan'da Osmanlılar için yardımlar toplanıyor, Osmanlı mültecilerine himaye ve destek sağlanıyordu. Hatta bu alanda az çaba göstermeyen devlet adamlarından Musa Nağıyev ve Hacı Zeynalabdin'e Osmanlı hükümeti tarafından ödül olarak madalya gönderilmiştir."

"Yardım Elini Uzat" adlı topluda belirtiliyor ki, Azerbaycanlılar savaş nedeniyle zarar gören Osmanlı Devleti'ne yardım etmek için Rus hükümetine, doğrudan çara başvurmuş ve resmi izin almışlardır. Bu konuda o dönemde Rusya Devlet Duması üyesi olan Mehmet Yusuf Caferov'un hizmetleri özellikle vurgulanmaktadır. Onun "Müslüman Askerlere Yardım ve Müslüman Temsilciler" başlıklı makalesinde belirtildiğine göre, Duma'da birçok uzun tartışmadan sonra "Müslüman mültecilere yardım ve destek sağlama izni verildi ve bu amaçla ilk olarak Kars, daha sonra Batum bölgelerine serbest geçiş izni verildi."[8]

Ahmed Cevad, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Rus-Türk savaşında Kafkas cephesinde zarar gören halka yardım eden "Bakü Müslüman Hayır Cemiyeti"nin resmi temsilcisi ve cephe bölgesi vekili Hüsrev Paşa Sultanov'un yardımcı ve sorumlu sekreteri olarak görev yapmıştır.[7][11] Cevad, 1915 yılında ikinci kez Türkiye'ye dönerek, ana merkezi Batum olmak üzere Suhumi, Kars, Çakva, Ardahan, Sarıkamış, Trabzon, Erzurum, Anadolu, İstanbul ve Gürcistan'ın batı bölgelerinde hayır işlerinde bulunmuştur.[6][7][8][9]

Ahmed Cevad, Birinci Dünya Savaşı sırasında bir süre Batum'da (Azerbaycanlı aydınlar Rzakulu Necefov, Mahmud Bey Efendiyev, Ali Sebri Kasımov, Alikulu Gemgüsar ile birlikte), Tiflis'te ve Çakva'da yaşamıştır.[10][11] Şairin Batum'a gelişiyle ilgili olarak yazar Ali Sebri, "Ömürden Yaprak Düşür" (Bakü, 1983) adlı kitabında şunları yazmıştır:

"Batum'daki şubeyi oluşturmak için Cemo Hacinski Bakü'den Batum'a geldi. Batum'daki ekibimizde şair A.Cevad da vardı."

Şair, o dönemde savaş mağdurlarının en çok toplandığı Batum'da listeler hazırlıyor, yoksulları ve engellileri kaydediyor, temsil ettiği cemiyetin imkanlarından faydalanarak mültecilere ve savaşta hayatını kaybeden askerlerin ailelerine her türlü maddi ve manevi yardımı sağlıyordu.[9] A. Cevad faaliyetlerini esas olarak iki yönde yürütüyordu. Birincisi zarar görenlere yardım sağlamak, ikincisi Batum'da ve çevresindeki kasabalarda, diğer bölgelerde, Dağıstan'da okullar açtırmak, bu okulların işlevini sürdürmesi için Bakü'den yardım talep etmek ve ayrıca bağış toplamak, yeni birlikler kurmak teşebbüsünde bulunmaktı. Bu işlerde ona Bakü'de başlıca birkaç Azerbaycanlı milyoner, özellikle H. Z. Tağıyev, Ağabala Kuliyev, M. Muxtarov, Batum'dan S. Bejanidze ve diğerleri yardımcı oluyorlardı. Onlar Bakü'de cemiyetin ana destekçilerindendi.[5] "Cemiyyeti-Heyriyye"nin aktif üyelerinden olan yazar Ali Sebri, o dönemde cemiyetin faaliyetlerinde bazı noktaları ve A. Cevad'la dostluğunu şöyle hatırlamaktadır:[5][9]

...Cemiyetin adresine Rusya'nın dört bir yanından (Müslüman Türk halkları tarafından) bağışlar gönderiliyordu ve bunlar kasa içinde toplanıyordu. Cemiyete bağlı temsilcilerden bir grup Karadeniz kıyılarına kadar gidip, yardıma muhtaç olanlara yardım etmeliydi. İkinci grup ise Kars bölgesinde faaliyet gösteriyordu... Biz Batum, Trabzon ve diğer şehir ve kasabalarda bulunduk. Batum'daki ekibimizde şair Ahmed Cevad da vardı. Aramızdaki dostluk çok çabuk kuruldu.

A. Cevad, 1916 yılında H. Z. Tağıyev'in mali desteğiyle Batum'da yaşayan yaklaşık 2500 Azerbaycanlı aile için bir okul açmıştır. Kendisi de kurulan yeni okullarda öğretmenlik yapıyordu. 1917 yılında Cevad’ın aracılığıyla 2500'den fazla Türk mülteci ve sığınmacı Gence ve Bakü çevresinde yerleştirilmiştir.[8] O, hayırseverlik faaliyetleri kapsamında Acaristan'ın her yerini gezmiştir.[11] Cevad yalnızca Acarların yoksul ve mülteci kesimine yardım etmekle kalmamış, aynı zamanda okul ve cami inşası için de çalışmıştır. Cevad’ın müdürlüğünü yaptığı çocuk evi daha sonra Çakva’dan Gunar’a taşınmıştır. A. Cevad, "Açık Söz" gazetesinin muhabiri olarak, toplumsal olaylardan yazmakla kalmayıp, tiyatro oyunlarını gazetesinde yayımlayarak düzenli bilgiler gönderirdi. Bu tür bilgilerden birinde şöyle deniliyordu:

"Bu yıl Batum'da Gürcüce ve Ermenice 'Arşın Mal Alan' opereti oynanmıştır. Halk, yeni kurulan 'Birlik' cemiyetinden bu eserin Azerbaycan Türkçesi ile sahnelenmesini istemiştir."

“Birlik” cemiyetinin sekreteri A. Cevad ("Açık Söz", 13 Haziran 1915)

"Yardım Elini Uzat" adlı topluda, Hüsrev Bey Sultanov’un hayırseverlik işlerinde A. Cevad'ın özel rolü vurgulanmıştır. Şairi bu işe Nesib bey Yusifbeyli önermişti. Filoloji Doktoru Teyyar Salamoğlu’nun yazdığına göre:

"Cemiyyeti-Heyriyye" hattında ve kişisel girişimiyle A. Cevad, Rusya'nın işgali altındaki Türk halklarına büyük yardımlarda bulunarak, binlerce insanı açlığın korkunç pençesinden kurtarması, onun öz yaşam öyküsünün en onurlu sayfalarından biridir.

Ahmed Cevad, verilen "Cemiyyeti-Heyriyye"nin askerî yardımlar bölümünün aktif üyelerinden biri olarak savaş bölgelerine ve sınır bölgelerine sık sık gidip gelmiştir. A. Cevad, askerî mültecilerin listesini tutar, onlara yardım dağıtır, aynı zamanda esir ve yaralı Türk askerlerine ziyaretlerde bulunur, onların ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenir, bölgedeki hastanelere, okullara, camilere ve yetimhanelere gider, burada karşılaşılan eksiklikler ve halkın acil ihtiyaçları hakkında cemiyete yazılı bilgiler gönderirdi. A. Cevad’ın bu bilgileri doğrultusunda Bakü "Cemiyyeti-Heyriyye"den felaket bölgesine gerekli malzemeler gönderilirdi. A. Cevad, aldığı bu maddi yardımları önceden belirlediği plana göre Türk askerlerine ve yerli mültecilere ulaştırıyordu. "Cemiyyeti-Heyriyye"nin özel temsilcisi Hüsrev Bey Sultanov’un makalesinde bu konuda şöyle denilmiştir:

"16 Mart 1915'te 10 kişilik bir yardım heyeti, Sefikürdski ile birlikte kars'a gönderildi."

Ahmed Cevad, kişisel olarak Osmanlı askerlerine yardımda bulunmuştur. Bu nedenle, devrim sırasında esir düşen Türk askerleri Sibir’e gönderilmiş, ancak sürgünden İstanbul’a değil, Gence’ye - Ahmed Cevad’a teşekkür etmek için - geri dönmüşlerdir. Ancak, bu teşekkürden sonra kendi vatanlarına dönmüşlerdir. Şair bu durumu özel olarak bir şiirle ifade etmiş ve bu şiir "Kardeş Yardımı" gazetesinde yayımlanmıştır. Gence’de doğrudan "Cemiyyeti-Heyriyye" aracılığıyla Cevad’ın liderliğinde Osmanlı askerlerine yapılan yardımlar uzun süre unutulmamıştır. Tüm bu gelişmeler, şairin "GencAlilerin Osmanlı esgerlerine kömeyi" makalesinde yer almıştır.[5]

Kaplan Postlu Adam çevirisi

Ahmed Cevad, Gürcü şair Şota Rustaveli’nin Kaplan Postlu Adam adlı eserini Gürcüceden Azericeye çeviren ilk kişi olarak da bilinir. Bu çevirisi ancak 1978’de, Kiril’e dayalı Azeri alfabesiyle Pələng dərisi geymiş pəhləvan adıyla basılmıştır. Pələng dərisi geymiş pəhləvan adlı bu çeviri, küçük değişikliklerle Bilal Dindar ve Zeynelabidin Makas tarafından Türkçeye aktarılmış ve 1991’de Kaplan Postlu Şövalye adıyla basılmıştır.

Eserleri

  • Seçilmiş eserleri. - B.: "Doğu-Batı", 2005. - 295 s.
  • Seçilmiş eserleri: 2 C 'de. - B.: Azerneşr, 1992. - C.Iş. 326 s.; C.II. - 236 s.
  • Sen ağlama, ben ağlaram ... (Şerlər buklet; poemalar).-B.: Yazıcı, 1991. - 208 s.
  • Hak bağıran ses / tərt. ve önsöz A.Aliyevanındır. - B.: Nicat, 1991. - 31 s.
  • Çırpınırdı Karadeniz: (Şiir) / / Yeni Azerbaycan. - 2001. - Sent. - s.4 Azerbaycan marşı / Müzik Ü.Hacıbeyovundur / / Halk Gazetesi. - 1992. - 4 iyul.-s.3.
  • Gelme Besmele: Şiirler / / Azerbaycan. - 1994. - 6 der.-s.4.
  • Acara Mektupları
  • Lazlara Kömek (Yardım)
  • Sohum Yolunda
  • Rize ve Trabzon Felaketzedeleri

Hakkındaki eserler

  • Salmanlı R. İstiklal şairi Ahmet Cevat hakkında / / Azerbaycan. - 2003. - 28 Mayıs. - S.6.
  • Rzalı R. Altunlar yurdudur bu fakir ülke. - Azerbaycan himninin yazarlarından biri / / Azerbaycan. - 2002. - 28 Mayıs. - S.8.
  • Rzayeva M. Ahmet Cevad'ın hakkını tanıyan Türkiye oldu / / Doğu. - 2006. - 28 fevr. - S.6.
  • Mustafayeva G. Bağımsız Azerbaycan cumhuriyetinin Ahmet Cevat yaratıcılığında rolü / / Adalet. - 2006. - 10 Mart. - S.7.
  • Kusarda ilk dünyevi okulu Ahmet Cevat düzenleyip: (Gelişmiş maarif adamı, savaş ve emek veteranı Sabir Piroğlanovun Ahmet Cevat hakkında anıları) / / Azerbaycan. - 2005. - 28 Mayıs. - S.16.
  • Afina Memmedli."Ahmet Cavad ve Türkiye" kitabı / 2010. İlim ve Tahsil. Bakü. 160 s.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

Vikikaynak'ta Ahmed Cevad
ile ilgili metin bulabilirsiniz.
  1. ^ "Ahmet Cevat". 16 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Aralık 2012. 
  2. ^ Əhməd Cavad
  3. ^ "Turanın böyük fədaisi – Əhməd Cavad". Archived from the original on 16 Ocak 2024. Erişim tarihi: 16 Ocak 2024. KB1 bakım: Uygun olmayan url (link)
  4. ^ """Əsərlərin dövlət varidatı elan edilməsi Qaydaları"nın və "Əsərləri dövlət varidatı elan edilən müəlliflərin və dövlət varidatı elan edilən filmlərin Siyahısı"nın təsdiq edilməsi haqqında" Azərbaycan Respublikası Nazirlər Kabinetinin 7 may 2019-cu il tarixli, 211 nömrəli Qərarı" (Azerice). nk.gov.az. 11 Mayıs 2019. 24 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mayıs 2019. 
  5. ^ a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w x y z aa ab ac ad ae af ag ah Saləddin Ə. "Əhməd Cavad" // Bakı, "Gənclik" nəşriyyatı — 1992, 328 s. ISBN 5-8020-0741-9
  6. ^ a b c d e f g h i j k l m Axundlu Y. "Ədəbi portretlər" // Bakı, "Adiloğlu" nəşriyyatı — 2004, 240 s.
  7. ^ a b c d e f g h i j k l m n o "Əhməd Cavad. Sən olasan gülüstan. Seçilmiş əsərləri" // Bakı, "Təhsil" nəşriyyatı — 2012, 192 s.
  8. ^ a b c d e f g h i j k l m n o Salmanlı R. "Əhməd Cavadın yaradıcılıq yolu" // Bakı, "Ozan" nəşriyyatı — 2011, 216 s.
  9. ^ a b c d e f g h i j k Bəkir Nəbiyev "Əhməd Cavad" Bakı: "Ozan" nəşriyyatı, 2004. – səh. 29
  10. ^ a b c d e Ələkbərli N. "Üç budaq: Ə. Cavad, M. Müşfiq, A. İldırım" // Bakı, "Şirvannəşr" nəşriyyatı — 2007, 224 s.
  11. ^ a b c d e f g Salmanlı R. "Cümhuriyyət şairi" // Bakı, "Zərdabi LTD" nəşriyyatı — 2008, 104 s.
  12. ^ ""Cavad adını mənə Şükriyyə nənəm verib, o dünyasını dəyişəndə 13 yaşım vardı..."" (Azerice). ednews.net. 27 Kasım 2021. 25 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Temmuz 2023. 
  13. ^ İrəvanlı, Mürsəl (16 Şubat 2021). "Gəlin Əhməd Cavad Axundzadəni xatırlayaq" (PDF). Türküstan qəzeti (Azerice). Bakı. s. 11. 26 Ekim 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 24 Temmuz 2023. 
  14. ^ Abbaslı, Tahir. "Əhməd Cavad - Ümumtale-tariximizdə ilk Milli Mənlik doğuluşumuzun - Cümhuriyyətimizin Baş poetik vəsfkarı..." Mədəniyyət qəzeti. s. 12. 19 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Ekim 2023. 
  15. ^ "Əhməd Cavadın nəticəsi Prezidentə təşəkkür etdi". 26 Nisan 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Nisan 2022. 
  16. ^ Cavadın nəticəsi Qazaxıstan hadisələri haqda: "Bu, türk birliyinə böyük zərbədir"[ölü/kırık bağlantı]
  17. ^ a b Süleymanlı Ş. "Nəşriyyat işi və Azərbaycan ədəbiyyatı dünya nəşrində"// Bakı, "Təhsil" nəşriyyatı — 2007, 259 s.
  • "Şota Rustaveli’nin Türkçede başına gelenler" - Parna-Beka Çilaşvili 21 Temmuz 2018 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Otorite kontrolü Bunu Vikiveri'de düzenleyin
Azerbaycan Bir Azeri şair ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz.